Küresel kar amacı gütmeyen bir kuruluş olan Textile Exchange, 2030 yılına kadar moda ve tekstil sektörü için belirlenen iklim ve doğa hedeflerine ulaşmak üzere beş yıllık bir plan açıkladı.
Plan duyurusu, Textile Exchange'in son 'Malzeme Piyasası Raporu'nun ardından geldi. Raporda, küresel elyaf üretiminin 2023 yılında rekor seviye olan 124 milyon tona ulaştığı ve 2030 yılına kadar 160 milyon tona çıkacağı tahmin edilmekte.
Kuruluşun standartları uyarınca dünya çapında 90.000'den fazla sertifikalı tesise sahip olması da dahil olmak üzere kuruluş içinde önemli bir büyümeye rağmen, sektör hâlâ 2030 yılına yönelik Paris Anlaşması hedefleri doğrultusunda elyaf ve hammadde üretiminden kaynaklanan sera gazı emisyonlarında gerekli olan %45'lik azaltımı sağlamada geride kalıyor.
Textile Exchange 2030 stratejisinin üç temel ayağı
Kuruluş, daha yoğun, eyleme dayalı bir yaklaşımla endüstri katılımını derinleştirmek için topluluğunun gücünden ve çeşitliliğinden yararlanmayı amaçlamaktadır. Bu yaklaşım, bağlılığı, uyumu, yatırımı ve etkili kolektif eylemleri beslemeyi amaçlamaktadır.
Kuruluş, araçları, etki verilerini, ölçümü, raporlama sistemlerini, hedef belirlemeyi ve tercih edilen üretim sistemlerine yönelik rehberliği iyileştirerek iklim ve doğa üzerindeki olumlu etkileri hızlandırmayı amaçlamaktadır.
Materials Matter çerçevesine geçiş, yıllardır devam eden standart geliştirmenin üzerine inşa edilen yeni nesil bir sertifikasyon ve güvence sistemine doğru bir geçişi işaret ediyor. Bu yeni sistem, iklim ve doğa için sonuçlara odaklanarak gerçek dünya üretim sistemlerinin karmaşıklıklarını yansıtacak şekilde tasarlanmıştır. Hammadde düzeyinde doğrulanmış en iyi uygulamalar aracılığıyla markaları, perakendecileri ve üreticileri birbirine bağlamayı amaçlamaktadır.
Konuyla ilgili konuşan Textile Exchange CEO’su Claire Bergkamp, önümüzdeki beş yılın ortaklık, paylaşılan sorumluluk ve ölçekte dönüşüme derin bir bağlılık temelinde hızlandırılmış, kolektif bir çabanın ürünü olması gerektiğini, bu yenilenen yönelimin, uygun finansal mekanizmalar olmadan değişimin gerçekleşemeyeceği gerekçesiyle yapısal ve ekonomik engellerin aşılmasına yönelik çabaların yoğunlaştırılmasına odaklandığını söyledi.