Küresel moda endüstrisi köklü bir hesaplaşma sürecinden geçiyor. Çevresel kaygıların giderek arttığı ve tüketicilerin daha sürdürülebilir seçenekler talep ettiği bir dönemde, en ısrarlı ve en az ele alınmış sorunlardan biri hâlâ geçerliliğini koruyor: kötü beden uyumu ve aşırı iade oranları nedeniyle oluşan giysi israfı.
Her yıl yaklaşık 1.2 milyar ton CO₂ salımıyla sonuçlanan giysi üretimi, her saniyede bir çöp kamyonu dolusu tekstilin ya çöplüğe gönderilmesine ya da yakılmasına neden oluyor. Ancak tüm giysilerin yalnızca %1’i geri dönüştürülüyor, geri kalanı ise kalıcı çevresel zararlara yol açıyor; bunlar arasında su kirliliği, toprak toksisitesi ve 200 yılı aşkın sürede çürüyebilen tekstil atıkları yer alıyor.
Beden uyumu sadece müşteri memnuniyeti açısından değil, aynı zamanda modanın çevresel ayak izi açısından da belirleyici bir unsur. Markalar arasında da büyük tutarsızlıklar görülüyor. Endüstriyel bileşenlerin hassas ölçümüne ya da ayakkabı numaralarının güvenilirliğine karşın, kadın giyiminde bedenlendirme düzenlenmemiş durumda. Evrensel bir sistem uygulayan uluslararası bir moda otoritesi yok. Bu nedenle markalar, beden tablolarını genellikle pazarlama stratejilerine ve hedef kitlelerine göre kendileri hazırlıyor. Sonuç olarak, bir mağazada beden 10, başka bir mağazada beden 6 ya da 12 gibi hissedilebiliyor.
Bedenlendirmeyi standartlaştırma yönünde çeşitli girişimler oldu. Örneğin 1940'larda ABD Tarım Bakanlığı, kadınlar için standart bir beden tablosu oluşturmayı denedi. Ancak bu girişim, örneklem grubunun çeşitlilikten yoksun olması nedeniyle başarısız oldu ve “herkese uyan tek beden” yaklaşımının kadın bedenlerinin geniş yelpazesini karşılayamayacağı kısa sürede anlaşıldı.
Beden Uyumu: İade ve Atık Sorununun Başlıca Etmeni
Beden uyumsuzluğu, özellikle e-ticaret alanında iade nedenlerinin başında geliyor. 2019 yılında yapılan bir ankete göre, tüketicilerin %55’i, beden uyumsuzluğu nedeniyle çevrimiçi alışverişlerinden aldıkları ürünleri iade etti. Beden uyumu ve iade sorunu, çevrimiçi giyim alışverişinin önündeki en büyük engellerden ikisi. İadelerin sadece finansal değil, çevresel etkileri de var. Yalnızca ABD'de her yıl 3,5 milyar giysi iade ediliyor, bu da 5 milyar pound’luk çöp ve 15 milyon ton CO₂ salımı anlamına geliyor. Daha da endişe verici olanı, iade edilen ürünlerin %50’sinden azı yeniden envantere giriyor. Geri kalanı ise yakılıyor, geri dönüştürülüyor ya da çöplüklere gömülüyor. Hindistan'daki veriler ise moda e-ticaret sektörünün en yüksek iade oranlarına sahip olduğunu gösteriyor: %30–40’a varan oranlar, lojistik açıdan bir kâbus ve ciddi finansal kayıplar yaratıyor.
Perakendeciler, farkında olmadan bu durumu daha da teşvik ediyor; ücretsiz kargo ve iade hizmetleri sunarak tüketicilerin ‘bracketing’ adı verilen davranışı benimsemesine yol açıyor—yani birden fazla beden sipariş edilip çoğunun iade edilmesi. Bu durum, ters lojistik maliyetlerini artırıyor ve aşırı üretim ile israfın devam ettiği zararlı bir döngüyü körüklüyor.
Bir markadaki beden 8, başka bir markada beden 4 ya da 10 ile eşdeğer olabiliyor ve aynı markanın farklı ürünleri bile kesim ve kalıpları açısından değişiklik göstererek tüketiciyi yanıltıyor ve markaya duyulan güveni sarsıyor. Bedenlendirme yalnızca markalar arasında değil, ülkeden ülkeye de değişiklik gösteriyor. ABD’deki beden 8, Birleşik Krallık, Hindistan ya da Japonya’daki beden 8 ile aynı değil. Küresel markalar için bu durum, tüketiciler açısından beden dönüşümünün şeffaf olmaması nedeniyle başka bir karmaşa katmanı oluşturuyor. Net bir sistem ya da tutarlı dönüşüm mekanizmaları olmadan, uluslararası alışveriş adeta bir tahmin oyununa dönüşüyor.
Bu nedenle moda markaları, üreticiler ve perakendeciler için akıllı bedenlendirme stratejik bir öncelik haline gelmelidir. Moda sektörü tasarımı, bedenlendirmeyi ve dağıtım yöntemlerini temelden dönüştürmedikçe, sürdürülebilirlik hedefleri gerçekleşmeyecek. Uzun vadeli dayanıklılık ve anlamlılık arayan markalar için, sürdürülebilirlik bedenlendirme sistemine entegre edilmeli ve tasarım insanlar ve gezegen düşünülerek yapılmalıdır.