TR
Search
BİLGİ BANKASI

Satın Almıyoruz: Hızlı Moda, Yalanlar ve Sürdürülebilirlik

Son dönemde uluslararası yayınlarda hızlı modayı ve küresel markaları eleştiren yazılarda bir artış görülmektedir. Aşağıdaki yazı bu eleştirel çalışmalardan bir örnek olarak dikkat çekmektedir.

Hızlı moda tıpkı fast food yemek zincirleri gibi bir eğilime sahip olmuştur: Aşırı hızlı büyüme, kitlesel popülerlik ve müşteri kuşkuculuğu. Kitle halinde kıyafetlere erişebilmenin aslında toplumlarımız ve gezegenimiz için oldukça zararlı olduğu ortaya çıkmıştır. Bir ya da iki kez kullanılan ve sürekli değiştirilen kıyafetler biz ve çevremiz için sağlıklı değildir. Pek çok rapor ve program da aynı doğrultuda görüşlerini beyan etmiştir. Bilgi akışının hızlandığı ve müşterilerin daha çok bilinçlendiği günümüzde hızlı modadan bir dönüş mü göreceğiz?

Hızlı moda insan hakları ihlali, tedarik zinciri uygulamaları, Rana Plaza çöküşü gibi uygulama trajedileri ve aşırı tüketime teşvik gibi konular üzerinden sürekli ateş altındadır. Çok iyi yazılmış etik kurallar ve kurumsal sosyal sorumluluk bildirilerine rağmen bu ihlaller devam etmektedir. Arada sırada, firmaların geri dönüşüm gayretiyle ya da Bilinçli Koleksiyonların sunulmasıyla pozitif bir halkla ilişkiler yürütülmeye çalışılmaktadır. Ancak gün geçtikçe insanlar hızlı moda tüketiminin zararları konusunda daha da bilinçlenmekte ve tercihlerini değiştirmektedir.

Diğer yandan, tasarımcı ve sanatçı Tuesday Bassen Zara’ya kendi çizimlerini ürünlerinde izinsiz kullanması nedeniyle bir ihtarname çekmiştir. Bu olay ise ilk kez gerçekleşen bir şey değildir. Bağımsız sanatçıların sayısı arttıkça ve işleri görünür oldukça büyük markalar bu yolsuzluğa daha çok başvurur olmuştur. Normalde Zara Bassen’ın çalışmasının telif hakkını ödeyebilecek ya da onunla işbirliğine girebilecekken bunu yapmamayı tercih etmiştir.

Çok daha yakın zamanda, Zara Los Angeles’taki müşterilerinin açtığı 5 milyon dolarlık bir toplu davaya konu olmuştur. Müşterilere göre Zara döviz kurları üzerinden haksız bir kazanç sağlamaktadır. Ana merkezi Avrupa’da bulunan Zara etiketlerinde para birimi olarak Euro’yu kullanmakta ve günlük kur üzerinden Amerikan doları cinsinden ödeme yapan müşteriler ise bazen etiket fiyatından %60 daha fazla ödeme yapmak durumunda kalmaktadır.

Zara bu yıl epey bir net kar yaptığını açıklamıştır. Daha sorumlu tedarik zincirlerinden vazgeçerek, bağımsız sanatçıların tasarımlarını çalarak ve ürünleri müşterilere olduğundan daha yüksek fiyata satarak elde edilen bu karın adilce kazanıldığı düşünülmemektedir.

Yukarıda bahsedilen hikâyeler ışığında üretim zinciri sektör çalışanlarını, bu ürünlerin üretimi sırasında çevreye verilen zararı, bağımsız sanatçıların eser haklarını ya da müşterilerini kazıklar durumda olmayı umursamamaktadır.

Buna rağmen bu tutumun tam karşısında olan firmalar da bulunmaktadır. Örneğin Everlane ürünlerinin imalat fiyatlarını ve markup fiyatlarını internet sitesi üzerinden şeffaf bir biçimde açıklamaktadır.

Hızlı modaya karşı en büyük tehdit bu firmaların yarattığı zarar değil, zarar vermeyen firmaların varlığıdır. Tıpkı insanların fast-food’dan yavaş yemek yeme hareketine geçişi gibi müşteriler kıyafetleri hakkında da daha verimli seçenekleri araştırmaya başlayacaktır.